3 Ağustos 2015

Rüya görebilmek, iki kelimeyi yan yana koyabilmek artık sadece bir şekilde mümkün bana. hayat çok sessiz sakin bir macera bazen. 
Tanıdık bir iz kalmayana dek... Tüketip tüketip sıfıra çekmek... yeni yeni ve daha yeni... Kitaplar, filmler, elindeki telefon, detaylar ve duvarlar. Bir şeyi artık sevmemenin ve yapmamanın ne çok gizli sebebi var. Ve farkında olmadan klişeleri yaşamak ne tuhaf ve ince bir komedi. 

29 Temmuz 2015

Tam olarak onlardan biriyken, nasıl bu kadar değiştim? hangi cesaretle, nasıl bir aptallıkla. Kınadığın şeyi yaşarmışsın gerçekten. bunu anlamak çok zor olmadı. sadece biraz, biraz değil, çokça Kırıcı, Yıkıcı... Şimdi bugün o kafede Çaylarımızı yudumlarken ben de "aptal kız" diyebilirdim. Kimseyi kınanamamayı kendimden öğrendim. Küçücük de olsa. Çünkü Bir hata seni Sıfıra çekmekle kalmaz, tüm doğrularını götürür bazen. ama O'nun duygusu mu yoksa önemli olan benim için. yoksa Tanrı'nın doğrusu mu.Hata mı, yoksa günah mı? Asla bir cevabım olmayacak. 



23 Kasım 2014

19 Mart 2014

                                                                       link

20 Aralık 2013

biz iyiydik

''Ah bilemiyorum Lou. Geçmişte kalan her an, karanlık çağa aitmiş gibi geliyor.''


16 Aralık 2013

...

Maybe tomorrow the good Lord will take you away... 

3.2.1

Kapasiteni aşağı çekip hayallerini yükseltip arada sıkıştığın yerler vardır. Ufkun 100 m2 den "uzay" ve uzak. Biri bunu durdurana dek rüzgara teslim.


8 Aralık 2013

serseri

Agathe, uçtuğu var mı ruhunun ara sıra, 
Büyülü, mavi, derin ve ışıl ışıl yanan
Bambaşka denizlere, bambaşka semalara

11 Ekim 2013

''ledo has left the building''

zengin bir dünya içinde kaybolmamandı önemli olan. değerli bir madenmişsin gibi.


23 Eylül 2013

Under Pressure

Selam zaman makinesi, yine ben!

Tüm haftasonu, yüksek doz Freddie Mercury almış biri olarak, tam timeing ve lokasyon veriyorum.

Thank u so much. 


18 Eylül 2013

nothing really matters

Son günlerde bu şarkıyı yeni keşfetmiş bir ergen gibiyim. Her notasını, her kelimesini ayrı hayranlıkla defalarca dinliyorum. Belki de benim ''Bohemian Rhapsody'' için doğru zamanım gelmiştir ya da sadece sonbahar.. Ya da bu eser gerçekten tek kelime ile mükemmel.
Ya da ben halen bir sebep arıyorum. 


28 Ağustos 2013

Do you remember?


...

Onlar siyah beyaz bir film çekerler. Tam o anı ve gençliğini.. Elinde sigarayla yere yığılır ve toprağa sarılır. Görüntü renklenir. Yabani otlar ve yeşiller. Altı saniye, belki biraz daha fazla. Siyah beyaz eski bir film karesi ve küçük bir kutu. 

Her şeyin zıttı onları grileştirmek için vardı bazen. ve sonra lucky ones, young and beautiful filan..

18 Ağustos 2013

2 Ağustos 2013

...

İçinde klasik ve hafif retro öğeler taşıyan modern&minimal

28 Temmuz 2013

kuzgun

Belki bir şehir anıları yıkar.
Ve senin saçlarını yağmur damlaları.

23 Temmuz 2013

Before midnight

İlk iki harika filmden sonra tek kelime ile "gereksiz" bir film olmuş. Yapım aşamasında olduğunu öğrendiğinden beri aynı şeyi düşündüm ve izleyince emin oldum. Keşke o güzel filmleri ve romantizmi orada bıraksaydık.  


9 Temmuz 2013

Sunshine


Buradan bakınca bütün şemsiyeler uçan mantar ve uzay gemisi gibi görünüyor.
Ve bazen tüm mutsuz anılarımı suya dalınca unutacağımı sanıyorum ben. Size de oluyor mu?  

4 Haziran 2013

30 Mayıs 2013

" neden beni kurtardın?" sorusu ile "ben olduğumu nasıl anladın?" arasında biraz zaman, biraz da güven gerekmiş. 

Dizilerden öğrenilenler.. 

23 Mayıs 2013

story of my way


Deli gibi çalışıp ilham panomdaki görseller gibi sonuçlar elde edememiş olsam da, her şeyin daha iyiye gideceğine inanan bir yerler var içimde. Fakat sadece bazı günlerde. 











''intihar etmeyeceksek içelim bari.'' 
Şimdi gizli hayat mottom. Bundan sonra ne desem fark etmez.


22 Mayıs 2013

20 Nisan 2013

spring spring spring

Haydi Itzhak Amca! Bize baharı getir.

      Yaklaşık on yıl önce tanışmıştım Itzhak Perlman ile. Adının telafuzundan mı armonisinden mi bilmem, bu adamın en çok ismini seviyorum galiba. Ben göremeyecek olsam da mayısta İstanbul'da.. Soil Stradivarius ile birlikte belki yazı da getirir gelirken. 

11 Nisan 2013

caz çalarken sakin olamam

geceleri yalnız kaldığında sen. tüm kalkanlarını, maskelerini ve zırhlarını indirmişken tamamen.. ne düşündün?

saatleri, günleri, haftaları ve ayları saydım. zaman aleyhime geçip duruyordu. duruyor olması sadece mecazdandı. fehtettiği toprakları terk eden bir komutan tanıdım. içimi kinle doldurdum. sonra bir gece tesadüfen bir resme baktım. hepsini unuttum. gözlerimi kapadım, uyudum.

31 Mart 2013

Suları için. Kahverengi hapları yutun. Radyoyu açın, bir şarkı tutun. Uçağı kaçırmayın, keçileri sıkı tutun. Bozuk paralar koyun cebinize ve bir sakızla değiştirin. Alarmı erteleyin. Biraz daha uyuyun. Yeniköy'den kuzeye yürüyün. Güneşe aldanın. Çillerinizi aldırmayın. Küçük, beyaz bir masa bulun. Az ve sade olun. Kahve için bol köpüklü. Kısık ateşte, bol kahve ve soğuk su ile. Lokumu unutmayın. Aynı filmi defalarca izleyin. Bunu anlamayanlarla olmayın. Çiçek alın vazolara. Duvarları beyaza boyayın. Beş dakika görebilmek için iki saatlik yol gidin. Çocukları sevin. Kedileri de. Benim yerime de. Suları için, huzur için.

18 Mart 2013

...

zaman lazımdı. şimdi çok zaman lazım. 
nası yapalım?

be my only

Bir şarkının, orjinal, akustik ve remix versiyonunu dinleyerek tüm güne, tüm modlarıma fon yapabilir miyim?
Sanırım evet.

13 Mart 2013

the dark side of the moon II

Her şey yavaşça, hızla, yaralayarak elimden kayıp gidiyor gibiyse, bir tren yanımdan hızla geçermiş gibi gelir. Işık hızıyla, yıllarca yavaş yavaş ve bir anda..

Her şey tamamen nerede duracağınla ilgiliymiş meğer.. sen ne dersen, nerede durursan orada olurlar.

Bazı şeyleri, değerini yitirmeden bırakıp gitmeyi, bir odaya kitleyip unutmayı bilmeyenler garip bir acı çeker. Kimsenin onu bulandırıp, kırıp döküp, değersizleştirip, çirkinleştimesine izin vermemesi gerektiğini en başından biliyorsa bir de, pişmanlıkla karışık bir acı çeker. Kendi hikayene sahip çıkıp noktayı koymazsan, sonunu, altını üstünü, üzerini karalayanlar olur. olmasın.

I

3 Mart 2013

28 Şubat 2013

kafein deposu

Kafein alınca uykusu gelen, enerji içeceği içince enerjisi düşen ve sakinleştirici bir şeyler içince uykusu kaçan bir insan tanıyorum. Her arada küçük sevimli karton bardaklarda kahve içiyor. Küçücük bardağa bol bol tatsız kahve taneleri...


ve sonuç:  %90 başarı !
thanks Google


20 Şubat 2013

"yirmi sekiz yaşındaydı ve tedirgindi."

şu cümlenin altına sayfalar gelebilir. ama ne demiş üstad; hayat yakından bakınca trajedi, uzaktan bakınca komedidir.''* 

12 Şubat 2013

django

Tarantino varken, duyduğunuz an Tarantino filmi bu diyebileceğiniz bir soundtrack varken dünya üzerinde; her şey biraz daha güzel gibi gelir belki? Sıkı bir Tarantino severseniz neden olmasın.

5 Şubat 2013

Child of the 90s | Internet Explorer

Ait olduğu zamanı tatlı tatlı anlatmış explorer. Tasolar hatırına bile izlenir. 

4 Şubat 2013

ve charlie chaplin dedi ki

''bilgimiz bizi alaycı, zekamız sert ve kırıcı yaptı.''

bu pazarımı izleyemediğim oscar adayı filmleri izleyerek geçirdim. yaşasın nadir bulunan boş vakitler.

tam da iyilik-kötülük üzerine düşünmüş ve yazmışken; mutlak iyiliğin, her zaman her koşulda iyi olmanın, zamanla ani ve hırçın bir kötülüğe dönüşme potansiyelinin var olduğunu bir kez daha anlamış ve izlemiş oldum. belki olgunlaşmamış ruhlarımızdan, belki de iyiliğin kaynağını doğru bulamadığımızdan, belki de birçok sebepten.. her ne ise ve ne değilse basit görünen ama basit olmayan, insan ruhunun kara deliklerinde bir yerlerde olan şeyler.. 
ve bizim oralarda bilinçli dolaşmamız gerek. üzerine söylenecek lafları doğru yerlere ve zamanlara saklamak gerek örneğin.

1 Şubat 2013

oh baby, we’ll be old



monochrome


sizin oralarda da cuma mı bugün? sizin oralarda da her şeye rağmen soğukkanlı olunabiliyor mu?
hala gülümseyebiliyor musunuz mesela. tüm bunlar olurken dünyayı kurtarmadığınızın farkına varıyor musunuz? kafam olmuş monochrome.

31 Ocak 2013

falan filan

içinde bir savaş var. ezelden beri var olan iyi ile kötünün savaşı. filmlerde işlenen, hikayelerde anlatılan, alınan mesajlarda sadece bir kavram olan ve yaşadıkça gerçekliği hissedilen bir savaş. küçük prensesler için büyük bir savaş. gözlerindeki öfkeyi tanırım. tanrım. içindeki huzursuzluğu...  içinde iyilikler yeşertirken dışarıya nasıl kötülük saçılır bilmiyorum. Belki de kırıkları batıyordur ve onları çıkarıp atmaya çalışıyordur sadece. Belki de sadece ona öyle geliyordur.

Ya da belki de sadece bir şarkı kadardır hepsi. life goes on, gets so heavy.

28 Ocak 2013


 city of night
belki de küçücük bir dokunuşla naifliği bulabiliriz. 

Pages - Menu

Popular Posts

takip edenler

Blogger news

Blogroll

About

Blogger templates

Kişisel web sitesi Kişisel web sitesi