* Pazar günlerinden çocukluğumdan beri nefret ederim. Ertesi günkü okul hazırlığı, ütülenen önlükler, o zamanlar çalışkan bir öğrenci olmadığım için yetiştirilmeye çalışılan ödevler, evde börek ve balık kokusu... Pazar demek bunlar demekti o dönemlerde. Şimdiyse kendime ait tek günüm. Ne yapsam acaba diye düşündüğüm 24 saat...bu yüzden öğrenciyken, 'cumartesi çalışılan bir işte aslaa çalışmam!' dediğim için çok pişmanım! yarım gün de olsa en sevdiğim günden saatlerim çalınıyor yahu! Ama yine de şikayetçi değilim tabii. En azından sevdiğim bir işim var çok şükür...
(bkz: patronun blogunuzu okuma ihtimali) hahah çok mu çakalım ne?:)
* Kendi kendimi eğlendirmeyi çok seviyorum. Şu an yaptığım gibi. Bir başkasına hiçbir şey ifade etmeyen küçük şeylerden mutlu olmayı...Bu lükse yeniden sahip olmaya başladığım için de mutluyum...
* Bugün, muhtemelen bir turistin yere düşürdükten sonra, tinerciye kaptırdığı şapkasını geri alma çabasına şahit oldum. O nasıl bir manevi değerdir ki, paralar teklif edilir, tinercinin naapıcam olum al paranı geriye deyip, bereyi kafasına geçirmesi üzerine polislere gidilir...
Sonuç ne oldu göremedim ama turistin polislerle birlikte yürürken, adamı ikna etmek üzere olduğundaki gözlerindeki ışıltıyı gördüm...
* * imaj değiştirmek istiyorum. saçlarımdan, renginden, giyim tarzımdan fena halde sıkıldım.
* '' canım'' sevdiğim ve çok güzel bir kelime.. ama noluur yolda bir şey sorduğunuz birine teşekkür ederken kullanmayın. bu kadar hoş bir kelime, lafın gelişi olmamalı.
* yolda bir şey sormak dedim de; geçen gün bir adres ararken yaşlı bir amcaya - yardımcı olmak istediğini hissedip- 'buralarda bir hastane varmış, migrosun arka tarafında?' dedim. amcam tüm tatlılığıyla ' şimdiii bu taraf kuzeyse, bu taraf güney...'' diye başlayıp ' sen okul okudun dimi? diye devam eden, oldukça ilginç, mantıklı ve tatlı yol tarif etti (daha doğrusu elimizdeki veriler üzerine eğlenceli tahminler yürütmek diyelim) O günün en güzel anıydı sanırım...
* iki yıldır görmediğin birine, bambaşka gözlerle bakmak... çok garip... ve değişim kaçınılmaz...
* birine, 'seni seviyorum' demeyeli yıllar oldu. ama 'birini' seveli de yıllar oluyor. bu ne yaman çelişki böyle!
* apocalyptica- ruska kadar 'yollara' yakışan bir şarkı daha bilmiyorum. beni tanıştıran fep'e minnettarım:)
* ve Pinhani... bambaşka bir dünyadan sanki... zamansız ve mekansız...
* Haşmet Babaoğlu'nun Pazar Notları'nı okumayı çok seviyorum...
Keyif çayım ve yanında pazar notları...
ve
peki neden cumartesi? bir sebebi yok... sadece canım istedi...istediği sürece de yazacağım...