*çifte standart; sanırım tahammül sınırlarımı zorlayan yegane durum budur. hem de yer yerde, her türlüsüne tahammül edemiyorum. tüylerim diken diken oluyor. asi ruhum canlanıyor. çocukluğumdan beri böyle... ablam bişey yapardı örneğin, sonra ona denk ben bişey yapardım ama kıyamet kopardı. çok iyi hatırlarım bi gün; benim bi eşyama zarar vermişti, deli olmuştum. ben de gidip onun yeni aldığı montundan küçük bi parça kesmiştim! evet! sanırım ilk 'kötü niyetle' ve intikam duygusuyla yaptığım şey budur. sonra tabii ablamın yaptığı şey benim yaptığımın yanında daha masum kalınca aile fertleri tarafından fena azar işitmiş ve kendimden utanmak bir yana şaşırmıştım da... vay be bendeki hırsa bak demiştim. gözüm dönmüş demek ki! bu olaydan sonra bir daha bilerek ve isteyerek kimseye ve hiçbir şeye zarar verdiğimi hatırlamam. tabii abla-kardeş kavgaları şiddetle devam etti. üç ablayla büyümek kolay değil:) ama yine de en deli işi şeyleri yapan küçük ablama cevabını verme konusunda yarıştım. fakat onun kadar deli olamadım hiçbir zaman... herneyse psikologta çocukluğa iner gibi oldu bu. hiç deneyimim olmadı ama filmlerin etkisi işte:) ama ben beleşe yapıyorum bunu:)) neyse.. uzattım. demek istediğim çifte standart... senin yaptığın şeyi ben yapınca neden sorun oluyor yahu? anlamıyorum! ikili ilişkilerde pek geçerli değil bu tabii. ayrı tutmak gerek. ama onun dışında kalanları gerçekten anlayamıyorum!!!
*bunun kadar tahammül edemediğim bişey daha var adına bencillik mi demeli bilmiyorum.
senin bana ihtiyacın varken, ben senin yanında oluyorum ama benim sana ihtiyacım varken nedense senin daha önemli sorunların oluyor. ve o durumda da acaba hangimizinki daha acil/önemli/hayati diye tartma gereği bile duymadan kendinden yana olanı seçiyorsun. ve bundan hiçbir zaman bir damla bile rahatsız olup pişmanlık duymuyorsun. bu nedir? ya da ne değildir? emin olamıyorum bir türlü.
* aslında bişey daha var ama o daha hassas bir konu şu sıralar. bu nedenle ona da sadece 'dürüstlük' diyip bırakıyorum.
oh be!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder