Hiçbir şey umrumda değil.
İyi ya da kötü hiçbir şey. Daha doğrusu, umrumda olanlar burada bahsedebileceğim türden şeyler değil. Gündelik hayat her zaman üzerine iki satır yazılacak gibi olmuyor. Çünkü bazen, bazı gerçekler o kadar gerçektir ki... Tek kelimeyi dahi kaldırmaz, ki zaten içinden de gelmez. Ne demek istediğimi anlayanlar ve hissedenler vardır mutlaka.
Buna rağmen iki satır yazayım istedim. O iki satır da, 'öff ama!' diye başlar 'öfff ama! diye biterdi. Fakat anlamsızlığın lüzumu yok. Anlamsızlık demişken;
* Tam iki yıl önce bugün bir fotoğraf çekmişim ve tam iki yıldır cep telefonumun duvar kağıdı olarak duruyor. 'Görmek istemediğim' kızgın ve nadir anlarda, değiştirdiğim birkaç saat veya birkaç gün dışında... Fakat bu sabah kalıcı olması niyetiyle değiştirdim. Baktığımda orda olması, her şey bir yana garip bir güç veriyordu bana. Hala da veriyor... Ama şimdi bi'şeylere anlamlar yüklemek anlamsız gelmeye başladı. Böyle olmaya başladığında neler değişmiştir bilmem. Değişen bi'şey olmasa bile insan yaptığından vazgeçebiliyormuş bazen. Kendine kızmanın da bir noktası olabiliyormuş. Ne kadar sürer bilmem tabii...
* Bugün okuduğum bir yazıya o kadar şaşırdım ki... Böyle şaşırmaların ve üzülmelerin ardından genelde mantıklı bir açıklaması gelir, o zaman içim rahatlar... Fakat bunun mantıklı olsa da duygusal hiçbir açıklaması yok sanırım. Ya da tam tersi.
* Özlemek ve birkaç şey sesli olmuş! Yani sıkı okuyucum, sevgili arkadaşım E. bu şiirimsi yazıyı okumuş, üstelik çalmış! Müzikli bir şiir olmuş yani. Sanırsın ki Yılmaz Erdoğan şiir okuyor!:) İlk kez duyduğum bir sesten kendi satırlarımı dinleyince gözlerim nemlenmedi desem yalan olur. Fakat bunu sizinle paylaşmamaya karar verdim. Çünkü okuyanların aklında, benden başka birinin sesiyle kalmasını isteyemeyeceğim kadar özel satılar onlar. Yani akıllarda 'bir ses' kalsın istemedim. Kötü mü ettim? Üzgünüm ama böyle :)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Pages - Menu
Popular Posts
-
yarım bir kalp olmuş orda. bazen çekim yaparken ne çektiğimi görmüyorum, sonuca da şaşırıyorum böyle. üzerine pek çok şey yazılabilecek bir ...
-
Kendimi iki tekerlekli bisiklete binmeyi öğrenmeye çalışan bir çocuk gibi hissediyordum. hani biri arkadan tutar da dengeni sağlar ya... sen...
-
çok şükür. uykusuzluğun binbir türlü hali/sebebi varmış. şimdi gecenin bi yarısı yatağımdan kalkıp düşüyorum; öylece kendi kendine duran bi ...
-
sabahın 9'unda çaldığı müziklere anlam veremediğim bir yayın organına maruz kalıyorum. ardından sığındığım kendi müziklerim bile fayda e...
-
* gelgitlere alışma konusunda oldukça geliştirdim kendimi sanırım. eskiden her dalgalanma gözyaşına dönerken şimdi sadece sarsılıyorum. * ba...
-
Henüz çifte kavrulmamış haliyle, nereyi netlediğim belli olmayan fotolarla biscotti... bloga renk katsın biraz:)
-
Nisan ayının son post'u da kendi içinde çelişkiler taşıyabilir baştan uyarayım. Zira gün içersinde yazmış olsaydım bir bahar şenliği hav...
-
aniden gelen, daha doğrusu çöken o his var ya.. hiçbir sebebi yokken üstelik... her şey durgunlaştırıp ağırlaştıran.. ondan kaçmanın bi yolu...
-
ben senin için naptım? hiçbir şey peki ben sana naptım? hiçbir şey şimdi bu ellerimde paramparça kalmış an'lar niye?
-
uzuuunn uzun yazasım var blog. 78 satır, 761 kelimelik bir diyeceğim var sana. başucunda dursun bu. baştan söyliyim kızgın değil, öfkeli değ...
1 yorum:
hıh bence kıskandın dimi :) yakında yutuba düşüreyim de ben onu gör sen :)
Yorum Gönder