25 Ekim 2010

...

üç ablası olan şanslı biri olarak; ilişkilere dair çoğu sohbeti arkadaşlardan ziyade evde dört kız kardeş oturumlarında yapmışımdır. bunlar; duygular çok ifşa edilmeden daha çok teoriye, felsefeye dayalı ve umutlu olduğu kadar da umutsuzdu. ama yine de çok eğlenceliydi. arkadaşlarla olanlar ise daha pratik ve daha eğlenceli ve daha çocukçaydı. artık tüm bu muhabbetler hafif de olsa şekil değiştirdi. içerik aynı gibi ama konuşulanlar daha mantıklı, daha oturaklı ve daha az... 
asıl konu annem. bazı olayları anneme anlatırken iyi güzel de sıra duyguları tarif etmeye gelince bir garip. halen... ''öyle oldu, böyle oldu, şunu dedi bunu dedim,'' demekle, ''böyle hissediyorum, şöyle düşünüyorum'' demek arasında dağlar kadar fark var. bunları anlattığın, yani bir nevi içini döktüğün an tüm o duyguların; belgelenmiş onaylanmış, resmileşmiş gibi oluyor.. 'ben hakkaten böyle hissediyorum ya' diyorsun...
çırılçıplak kalıyorsun ve büyüdüğünü anlıyorsun bir kez daha...
tüm bunları tek kelime dahi etmeden, en zayıf anında, dizine yatıp ya da sarılıp hüngür hüngür ağlayarak da yapabiliyorsun... hiçkimseyle olmadığı gibi... çaresizce ama şanslısın yine de...

bu sabah anneme bir şey anlatırken, o da beni anlar gibi bakarken daha iyi anladım...

Hiç yorum yok:

Pages - Menu

Popular Posts

takip edenler

Blogger news

Blogroll

About

Blogger templates

Kişisel web sitesi Kişisel web sitesi