23 Temmuz 2011

...

bu sıcakta yaşanan soğuk algınlığı bir çeşit ceza gibi geliyor. var olan bütün sıcaklığı vücuduma hapsetmişim de şimdi geri püskürtüyor gibiyim. bademciğimin biri diğerinden üç kat daha hacim aldıkça, temmuz ortası hasta olacak kadar talihsiz miyim ben diyorum. ama talihle ne ilgisi var? suçu klimada bulmak istemiyorum ama sanırım suçlu o.
ben burada nefes alamıyorum içerde çalışan usta sigara içiyor. işte bu talihsizlik. hastayken sigara kokusundan bin kat daha nefret ettiğim için ustaya elindeki toz alçılardan bir toz bulutu sunmak istiyorum. ama nafile. ustayla savaş olmaz. hem de adı ümit. ümit usta. ve pek sevimli değil.
kendimi üst kata atma fikrini uygulayıp çay artı serinlik molası veriyorum.

bir saat sonra...
ustaya pense, kurbağacık ve türevlerini beğendirebilmek için pervane olduk. üstelik içtiği sigaranın haddi hesabı yok. oysa ki duvarda şu tabela asılı 'burada sigara içmenin cezası 62 TL'dir.' eskimiş de olsa uyarı uyarıdır. şu an bana verdiği rahatsızlığın acısını cezayı ödeterek çıkardığımı düşünürsek; hangi açıdan bakarsan bak zararlı çıkacak olan usta olur.
hasta olduğum için sağlıklı düşünemiyorum fakat ustayla olan derdim konusunda kafam fazlasıyla çalışıyor sanırım. hem de pek iyi niyetli hayaller değil.

iki saat sonra...
bilimsel veya değil, nefes almakta güçlük çektikçe aptallaşıyorum.
tek isteğim bir an önce çıkıp yolumu şaşırıp da kendimi yine üsküdar'da bulmadan eve gidebilmek...
aslında düşündüm de iki isteğim daha var: yolda şunu dinlemek... ve o lacoste ayakkabılar...
ben gidemediğim için kendisini düşünce gücüyle kendime doğru çekmek istiyorum.
                                                                                                                                                              
                                                             

Hiç yorum yok:

Pages - Menu

Popular Posts

takip edenler

Blogger news

Blogroll

About

Blogger templates

Kişisel web sitesi Kişisel web sitesi