bir ev kurdum. içine özenle seçtiğim eşyaları koydum. seçmek zorunda kaldığım insanları koydum. hayatımı koydum. uzaktan baktım. her şey güzel göründü. bir süre yaşadım. mutlu oldum. ve huzursuzlanmaya başladım. yine uzaktan baktım. her şey bomboş göründü. nefes alamadım.
sordum. ''bir şeye, fazlaca anlam yüklemekten mi oluyor böyle? başka şeylere yükleyecek anlam mı kalmıyor. her şeyin bir anlamı olması gerekir mi ki zaten.'' hiçbirini bilmiyordum. sustum.
her sabah masama otururken bütün parçaları biraraya getirmeye çalışıyorum. bazen olmuyor. aklım ruhumla birlikte çok uzaklara gitmiş. bedenim buralarda avare.
aklımın kalan kısmıyla yaşamayı deniyorum. mailler yazıyorum, yazılar yazıyorum. sonra hepsine bakıyorum. ''ne güzel şeyler yapmışım'' diyorum. bazense ''ben ne halt ediyorum.'' diyorum.
düşünmeye gerek kalmayan anları özlüyorum.
her şeyin içini boşaltmışlar gibi. anlamından çıkmış gibi. ergenmişim gibi..
bi'şeylere yeni başlamışken ''her şeyi bırakıp gitme isteği''ni bastıramıyorum.
bu şehirle, bu ülkeyle, bu insanlarla.. limitimi doldurmuşum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder