31 Mart 2011
my woman
henüz filmi izlemeyip bunu da dinlemediyseniz eğer; bu şarkıyı dinleyin. fazla ortalığa düşmeden, bi yerlerde duymadan bulup dinleyin. başka bir dünyadan sesleniyor...
27 Mart 2011
...
romantik komedi gibi.
gülüp eğlenip zevkle izleyip kendi dramanıza dönüyorsunuz.
bizi izlediğiniz için teşekkürler.
blogla ilgilli değildir
gülüp eğlenip zevkle izleyip kendi dramanıza dönüyorsunuz.
bizi izlediğiniz için teşekkürler.
blogla ilgilli değildir
25 Mart 2011
ninni gibi..
sizinle büyük bir sırrımı paylaşıcam. resmi uykuya geçiş parçamı...
bir gün, bu çalarken uykuya dalmışım, uykumun arasında güzel bir ses, harika bir melodi duydum...
ancak rüyada olabilirdi ya da cennette... o günlerde de zaten pek bir duygusaldım... iki senesi vardır rahat.. bilen biliyordur, bilmeyen de sever belki...
videosu olmadığı için kendim yaptım. çektiğim fotoğrafı da koydum ama ona bakmayınız, hayallere dalınız...
24 Mart 2011
spring smile*
dualarım azcık da olsa kabul oldu.
biraz güneş açtı, biraz hava ısındı. en azından pencereyi yarım açıp oturabiliyorum.
radyoda da tarkan'ın eski bir şarkısı çalıyor.. odamı güneş, ılık hava ve güzel bir ses dolduruyor. aman allahım ne güzel bi atmosfer bu böyle...
son günlerde akdenizli hissetmem için ayrıntılar bulan gerçek bir akdenizli'nin de etkisiyle içimi ışıltı kaplıyor sanki.
buna rağmen can sıkıntısı gelip gelip buluyor insanı.. ve yanlış anlaşılmalar ne gereksiz kırgınlıklara yol açıyor değil mi?
fep'e dedim ki: ''niye böyle?'' o da dedi ki ''ne öyle?''
keşke hafıza gerçekten bu kadar hızlı tüketen ve bu kadar temiz olabilseydi..
o zaman insan, varlığını hatırlamadığı birini özleyemezdi, adını bilmediği bir parfümü anımsamazdı...
unutması gereken şeyleri unutur ve özlemezdi.. isterdi en azından... isteseydi unutmayı, denerdi..
mevsim bahar olunca, her şey bahar olurdu o zaman da... dimi?
biraz güneş açtı, biraz hava ısındı. en azından pencereyi yarım açıp oturabiliyorum.
radyoda da tarkan'ın eski bir şarkısı çalıyor.. odamı güneş, ılık hava ve güzel bir ses dolduruyor. aman allahım ne güzel bi atmosfer bu böyle...
son günlerde akdenizli hissetmem için ayrıntılar bulan gerçek bir akdenizli'nin de etkisiyle içimi ışıltı kaplıyor sanki.
buna rağmen can sıkıntısı gelip gelip buluyor insanı.. ve yanlış anlaşılmalar ne gereksiz kırgınlıklara yol açıyor değil mi?
fep'e dedim ki: ''niye böyle?'' o da dedi ki ''ne öyle?''
keşke hafıza gerçekten bu kadar hızlı tüketen ve bu kadar temiz olabilseydi..
o zaman insan, varlığını hatırlamadığı birini özleyemezdi, adını bilmediği bir parfümü anımsamazdı...
unutması gereken şeyleri unutur ve özlemezdi.. isterdi en azından... isteseydi unutmayı, denerdi..
mevsim bahar olunca, her şey bahar olurdu o zaman da... dimi?
18 Mart 2011
17 Mart 2011
16 Mart 2011
...
Günlerce konuşsam onlarla, senin bir bakışta anlattığını anlatamazlar bana.
Sayfalar dopdolu, sayfalar bomboş...
Sayfalar dopdolu, sayfalar bomboş...
13 Mart 2011
''kendimi o karikatürdeki küçük çocuk gibi hissediyorum bazen''
10 Mart 2011
uykum kaçmasa iyiydi ama kaçtı bi kere
kardan adaam yapalım
burnuna havuç tıkalım
üşüyoruz bu havada
evlere dağılıp uyusak ya
şak şak şak şak...
Üç yaşındaki bebeyle vakit geçirmenin sonuçları. O da şarkı bitmeden alkııışşş diyor. Sahnesi iyi ama. Şaklaban... (sanırım hayatımda ilk kez yazdım bu kelimeyi)
Evet. Bu son güftemi ve de coverımı önce kar heyecanıyla yanıp tutuşan İstanbullu'lara daha sonra da Ankaralı'lara armağan ettim dünden beri. Fakat biri delisin kızım sen derken, diğeri oralı olmadı. Ankaralara kadar ulaşmadı sanırım sesimiz. Ben de böyle alkışsız ama şımarık kaldım. Yine de sevgiler saygılar bizden.
Kar çok ama o kadar isteksiz yağıyor ki pencereden bakasım gelmiyor. Rüzgar da git burdan diyip ittiriyor zaten hepsini. Yarın ne olur bilmem. Hem zaten hiçbir işime yaramayacak kar'ı ben napıyım? Yine de videoya çektim ben bunları ama kötü oldu. Hem de siyah beyaz. Lüzumsuz bildiğin. Geçen yılki müthiş kardan çok güzel kareler çıkmıştı oysaki..
Bu akşam çok ketum olduğumu söyledi biri. Zaten gündüz de herkesleri 'bu konuyu sonra konuşalım' diyip erteledim. Konu da ertelenmiycek gibi değildi ama. Hayallerimizdeki iş planının fizibilitesinin hazırlığı?!! Fi zi bi li te. Bildin mi? Bu ikilinin daha önce saçma sapan bir proje için sabahın 5'ine kadar bir sokak ismi araştırdığı vardır tarihte. Yahu at işte bi isim. Yok illaki gerçek olacak, illa ki konsepte uyacak. O zamanlar google eart'cüüm de yok tabi. Neyse ki şimdi daha rahat bi insanım. O kolay, bu yapılır diyip duruyorum.
Şimdi de tüm ketumluğuma inat konuşasım var. Herkesler uyudu ama köpekler çılgın gibi havlıyor. Karda oynamayı severler tabi ama bu kadar da çıldırmaya gerek yok.
Bir iş ilanında şöyle diyor: ''lisans fakültesi mezunu''
lisans fakültesi. hayalimdeki fakülte!
hatanın güzelliğini söylememe gerek yok değil mi?:)
köpekler sustu.
7 Mart 2011
...
''Başka her yerde yalanım, yanlışım. Cümlelerim yalan yanlış...''
günlerden bir gün/eve dönüş yolunda
günlerden bir gün/eve dönüş yolunda
5 Mart 2011
napoliten
Ben senin gözünün içine bakıyorum. Ama sen fark etmiyorsun.
Aslında bakmıyorum ama öyle yapıyorum. Zaten hep böyle değil midir? Sessiz anlaşmalar, sözsüz sevgiler…
O gün nasıl korktum. Seni kaybedeceğimi sandım. Ama sonra geçti…
Ben yine uzağına kaçtım. Biliyorum benim suçum. Ama sanma ki değiştim. Bu aralar böyle..
Ben küçük bir çocukken birlikte uyurduk sık sık... Bir küçücük aslancık vardı kırlarda koşar koşar oynardı. Hiç küçük bi aslancık hayal etmedim sen bunu söylerken. Koşup oynayan hep bendim. Ne iş yapıyor diye sorarlardı ya hani öğretmenler. Ben muhallebici derdim. Muhasebeci nedir bilmezdim. Ansiklopediler, sözlükler, bilim teknik'ler elinden düşmezdi. Hep bi'şeyler okurdun, hep bi'şeyler araştırırdın. Bir şeyin cevabını bulana kadar pes etmezdin...Genetik miras.. Ben de öyleydim... Bazen okula giderken saçlarımı tarardın... Ama annem gibi şefkatle yapamazdın, üzülürdüm... Üzülecek ne varsa..
Şimdi bana kızıyorsun ya... Ben de sana kızıyorum. Bana kızmaya ne hakkın var diyorum. Ama hep susuyorum.
Çünkü bana inanmıyorsun ya… Ben de sana inanmıyorum bazen... Bir şeyi söylerken onu yapabileceğine inanmıyorum. Hayallerine inanmıyorum... Sen de benimkilere... Çünkü birbirimize çok benziyoruz!
Hep gururumuza yenik düşüyoruz çünkü. ''Öyle diyemem, bunu yapamam, oraya gidemem, arayamam, soramam.'' bunları ben hep senden öğrenmişim. Ama keşke bu kadar iyi öğrenmeseymişim... Bu kadar takılacak bişey yok ama.. sıradan hayaller, sıradan kırıkları...
Bazen sana bakıyorum. Anlamaya çalışıyorum dert ettiğin şey ne diye. Sen ne bileceksin ki? Der gibi oluyorsun.
Ama biliyor musun? Ben de bazen aynı şeyi diyorum.
Çünkü bazen yüzüme bakıyorsun. Gözlerimde bir nemlilik fark edince... Bu göz damlası da gözleri kızartıyor diyorum. İnanıyor musun?
Şimdi küçük bir çocuğa bakıyorum. Annesiyle babasıyla paylaşmadığı hiçbir şey yok. Annesi ona karnındaki kadar yakın. Ve onu anlamaması imkansıza yakın...
Ama büyüdükçe mesafeler artıyor. Çünkü insan büyüdükçe her şeyi yalnız yaşıyor.
Artık sabah olmak üzere. Uyansan uyumadın mı hala dersin.. Uyumamı istersin, çünkü iyiliğimi istersin. Ama niye uyuyamadım bilmezsin.
Demiştim ki; o'nu tanıdığımdan beri kolay kolay kullanamıyorum o kelimeyi.
Şimdi kullanıyorum işte… Bu kadar hassasken, bu kadar değerini bilmek gerek derken.. Cevap arıyorum arıyorum bulamıyorum:
Bir baba kızına baktığında kalbini görebilir mi?
2 Mart 2011
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Pages - Menu
Popular Posts
-
yarım bir kalp olmuş orda. bazen çekim yaparken ne çektiğimi görmüyorum, sonuca da şaşırıyorum böyle. üzerine pek çok şey yazılabilecek bir ...
-
Kendimi iki tekerlekli bisiklete binmeyi öğrenmeye çalışan bir çocuk gibi hissediyordum. hani biri arkadan tutar da dengeni sağlar ya... sen...
-
çok şükür. uykusuzluğun binbir türlü hali/sebebi varmış. şimdi gecenin bi yarısı yatağımdan kalkıp düşüyorum; öylece kendi kendine duran bi ...
-
sabahın 9'unda çaldığı müziklere anlam veremediğim bir yayın organına maruz kalıyorum. ardından sığındığım kendi müziklerim bile fayda e...
-
* gelgitlere alışma konusunda oldukça geliştirdim kendimi sanırım. eskiden her dalgalanma gözyaşına dönerken şimdi sadece sarsılıyorum. * ba...
-
Henüz çifte kavrulmamış haliyle, nereyi netlediğim belli olmayan fotolarla biscotti... bloga renk katsın biraz:)
-
Nisan ayının son post'u da kendi içinde çelişkiler taşıyabilir baştan uyarayım. Zira gün içersinde yazmış olsaydım bir bahar şenliği hav...
-
aniden gelen, daha doğrusu çöken o his var ya.. hiçbir sebebi yokken üstelik... her şey durgunlaştırıp ağırlaştıran.. ondan kaçmanın bi yolu...
-
ben senin için naptım? hiçbir şey peki ben sana naptım? hiçbir şey şimdi bu ellerimde paramparça kalmış an'lar niye?
-
uzuuunn uzun yazasım var blog. 78 satır, 761 kelimelik bir diyeceğim var sana. başucunda dursun bu. baştan söyliyim kızgın değil, öfkeli değ...