* Henüz çocuk olan fakat bunun farkında olmayan bir hemcinsin, senin sularına imkansız olduğunu bilmeden, saf bi hevesle yelken açmaya kalkışıyorsa ve sen buna karşın hiçbir şey yapamayacak durumdaysan; bir; bu çok ama çok can sıkıcı bir durum. iki; yine de can sıkmaya değmez.
* Biri çıkıp bir şeyi yapmadığını/yapamadığını söylerse, asıl sorunun bu olmadığını bilsen bile kendini yetersiz hissedersin. Ama bunu yapman gerekmediğini anlatmaya çalışsan da anlatamazsın. Bu nedenle arada kalmak çok yorucu oluyordu günden güne. Ama artık umursamamayı öğrendim. Yine yorucu, ama o kadar değil.
* Eski fotoğraflarıma baktım dün. Öğrencilik zamanlarıma. O kadar değişmişim ki, çıkarıp bi kenara bıraktığım bir kıyafet, bir maske gibi baktığımı hissettim kendime.
Görüntüden ziyade içsel bi değişim. Hemen herkes geçmişte kalanın daha anlamsız olduğunu söyler ya da aksine eskiyi özlemle anmaktan bugünü yaşayamaz. Yaşasa bile şimdiki zamana hak ettiği değeri veremez. Ben de onlardan biriyimdir belki de.
Sahteliğin farkında olduğum halde o sahteliği yaşadığım günler çok geride kalmış. O zamanlar hiçbir şeyin içime sinmemesi, 'gerçek olan bu değil' inancım nasıl da doğruymuş şimdi anlıyorum. Fotoğraflarda bile eğreti duruyorum sanki. Kendime, bulunduğum an'a, yanımdakilere, kısaca hayatıma... Şimdiyse baktığımda 'gerçekten oradaydım' diyebileceğim anlarla doluyum. Çocukluğumdan sonraki hayatımın en gerçek zamanlarını yaşıyorum son bikaç yıldır... Gereksiz her şeyden arınmış, sade, dingin, karmaşasız, olgun, ne ise o olmakla gurur duyan bir ben... Her şeyin en sahicisi. Hiçbir yanılsama, abartma, soru işareti yok. Bunun da bir yanılsama olduğunu düşünenler olacaktır ama olmadığını biliyorum, yine de zaman... o bizden daha güçlü... Ama tek dileğim ve çabam; öyle olmaması ve ilerde bugünüme özlem duyacak durumda olmamam olabilir ancak.
Ama aslında, olan her şeyin bir dolu bir de boş tarafı var yine de. Şu an sahip olduğun ya da içinde bulunduğun her şeyin hem iyi hem kötü etkilerini olabiliyor. Ne tarafından bakacağına karar vermekte bitiyor olay. Ki bu da pek kolay değil.
* Bir kişisel gelişim seyir defteri olarak( ! :)) blog'umun bugünkü yazısı da burada sona ermiştir. Notlarım keyifsiz gibi görünse de ilgisi olmadığını belirtir, iyi haftasonları dilerim.
İmza
Kendini ve blogunu fazla ciddiye alan blogger.:)
Blogger da ne sevimsiz bi isim. Neyse...
* Biri çıkıp bir şeyi yapmadığını/yapamadığını söylerse, asıl sorunun bu olmadığını bilsen bile kendini yetersiz hissedersin. Ama bunu yapman gerekmediğini anlatmaya çalışsan da anlatamazsın. Bu nedenle arada kalmak çok yorucu oluyordu günden güne. Ama artık umursamamayı öğrendim. Yine yorucu, ama o kadar değil.
* Eski fotoğraflarıma baktım dün. Öğrencilik zamanlarıma. O kadar değişmişim ki, çıkarıp bi kenara bıraktığım bir kıyafet, bir maske gibi baktığımı hissettim kendime.
Görüntüden ziyade içsel bi değişim. Hemen herkes geçmişte kalanın daha anlamsız olduğunu söyler ya da aksine eskiyi özlemle anmaktan bugünü yaşayamaz. Yaşasa bile şimdiki zamana hak ettiği değeri veremez. Ben de onlardan biriyimdir belki de.
Sahteliğin farkında olduğum halde o sahteliği yaşadığım günler çok geride kalmış. O zamanlar hiçbir şeyin içime sinmemesi, 'gerçek olan bu değil' inancım nasıl da doğruymuş şimdi anlıyorum. Fotoğraflarda bile eğreti duruyorum sanki. Kendime, bulunduğum an'a, yanımdakilere, kısaca hayatıma... Şimdiyse baktığımda 'gerçekten oradaydım' diyebileceğim anlarla doluyum. Çocukluğumdan sonraki hayatımın en gerçek zamanlarını yaşıyorum son bikaç yıldır... Gereksiz her şeyden arınmış, sade, dingin, karmaşasız, olgun, ne ise o olmakla gurur duyan bir ben... Her şeyin en sahicisi. Hiçbir yanılsama, abartma, soru işareti yok. Bunun da bir yanılsama olduğunu düşünenler olacaktır ama olmadığını biliyorum, yine de zaman... o bizden daha güçlü... Ama tek dileğim ve çabam; öyle olmaması ve ilerde bugünüme özlem duyacak durumda olmamam olabilir ancak.
Ama aslında, olan her şeyin bir dolu bir de boş tarafı var yine de. Şu an sahip olduğun ya da içinde bulunduğun her şeyin hem iyi hem kötü etkilerini olabiliyor. Ne tarafından bakacağına karar vermekte bitiyor olay. Ki bu da pek kolay değil.
* Bir kişisel gelişim seyir defteri olarak( ! :)) blog'umun bugünkü yazısı da burada sona ermiştir. Notlarım keyifsiz gibi görünse de ilgisi olmadığını belirtir, iyi haftasonları dilerim.
İmza
Kendini ve blogunu fazla ciddiye alan blogger.:)
Blogger da ne sevimsiz bi isim. Neyse...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder