
Pek sevgili
Google,
Susam Sokağı'nın 40. yılını kutluyor bugün. Bir 80'ler sonu çocuğu olarak
susam sokağı'nı ayıla bayıla izleyenlerdenim elbette. Gerçi sevmediğim tipler de vardı. Kurabiye canavarından hem korkar hem de severdim. Biraz büyüyünce o kurabiyeleri nasıl yemeyip de dışarı dışarı fırlattığını anlayınca büyük hayal kırıklığı yaşamıştım ama şimdi bunları hatırlamaya gerek yok:) Tabii ki edi-büdü en sevdiklerimdi. Bazen edi gibi hissederim kendimi.. böyle bi zevzek, geveze oluyorum. Bazen de büdü gibi. Yani eğer 'büdü gibi oldum' dersem, bu demektir ki kaşlarım birleşme noktasına gelmiş:)
ve 'tırtıllar asla asla kahverengi bot giymez.' Bunu hatırlamıyorum ama yıllarca kabusum oldu. Yıllar boyu kahverengi bot giymekten nefret ettim, her giydiğimde bu cümleyi söyleyip hınzırca gülen ablam yüzünden.
Sanırım günboyu bir google sayfasını boş bekletip canım sıkıldıkça, hüzünlü hüzünlü gülümsemek için
edi-büdü'lü logoya bakacağım. Zaten bugün öyle bir hava hakim buralarda...
Fonda da benim hatırladığım haliyle şu şarkı;
"yağmurlu güneşli bir hava
şaşırdım yolumu karanlıktaaaaaaaaabir de şunları dinleyin derim:
Edi'den geliyor; büdü yokken ve Büdü'nün mutsuzluğu
2 yorum:
ben de gördüm sabah logoyu. bi an insan o yıllara gidiyor. hani bize derlerdi ya kıymetini bilin diye. biz de sinir olurduk:) çok haklılarmış:)
evet:) ama böyle güzel anımsadığımıza göre kımetini bilmişiz diyebiliriz:)
Yorum Gönder