28 Mart 2010

başlık bilemedim...

* Daha profesyonel düşünmeliyim. Aile gibi olmadığımızı pek çok açıdan belli eden insanlara neden hala ailemmiş gibi bakıyorum, öyle hissediyorum? Neden aslında belki de hiç olmadığım halde onlardan biri gibiyim?. Taa ilk günden beri 'ait olduğum yerde' olduğumu hissediyorum ve neden şimdi uzakken sanki evimden uzakmışım gibi geliyor? 'O' öyle olduğu için mi, sanmıyorum. Peki bunun ne anlamı var? Her şeyi zorlaştırmaktan başka kime ne yararı var? Daha profesyonel düşünmeliyim.

* Bazen o çok korktuğum şeyin, yani sevdiklerimi kaybetmenin hayalini kuruyorum. Hayal değil tabii, öyle bişey olsa naparım diye düşünürken buluyorum kendimi. Herkes gibi. Sonra üzülüyorum filan... Ama gel gör ki gerçek hayatta azıcık kötü bişey yaşasam donup kalıyorum. Ne ağlamak, ne başka bişey... Tuhaf bir sessizliğe bürünüyorum. Sonra çözülüyorum ama. Bu da korkudan sanırım. Ne yapacağını bilememe korkusu. Düşünürken, öleceğimi sandığım şeyler gerçek olunca, aslında içim parçalanırken, sanki pek üzülmemişim gibi, durgun durgun davranıyorum. 'hmmm hadi yaa' gibi tepkiler veriyorum. Kendimi, duygularını haddinden fazla belli eden insanlardan sanırdım. Bir çeşit yanılgıymış demek ki. Bir çeşit diyorum çünkü her zaman öyle olmuyor. Duygularımı belli etmiyim diye diye böyle olduk demek... 

* Hasta olunca yüz ifadem tamamen değişiyor. Aynaya bakınca kendimi tanıyamıyorum bugünlerde. Makyajdan ümitliydim ama o da toparlayamadı:) Sesim de detone olmuş karga yavrusu gibi. Burnu kıpkırmızı bi karga yavrusu ama..Öffff!

* Evet, pek yazasım yok bu ara. Yazdığım taslaklar da pek bi duygusal tarifler. Onlara da fazla kaptırmayalım ama değil mi? Zaten şimdi de blog değil kişisel ağlama duvarı oldu sanki. Belki yarın ilginizi çekecek bişeyler yazabilirim. Burayı seviyorum.

Hiç yorum yok:

Pages - Menu

Popular Posts

takip edenler

Blogger news

Blogroll

About

Blogger templates

Kişisel web sitesi Kişisel web sitesi