1 Eylül 2010

bir eylül seyir defteri

00:40
rüzgarlı, ilerleyen saatlerde yağmurlu bir eylül geliyorum diyor.

8:00
gelmiş.. bu ne soğuk!! neden barselona dediğimi daha iyi anlıyorum...

11:02:
- anlamadım kiminle?
tenay tenay. tenay hanım...
- peki. tamam!?! ( alalallaaa. ha şenaaayy!)

12:50
enee öğlen olmuş! 15 dakikada hazırlanarak kişisel rekorumu kırıyorum. yaşasın serin hava... giyinmeyi kolaylaştırıyor benim için...

14:10
yürüyemiyorum!!! görenler topuklu ayakkabıdan zanneder muhakkak ama yok değil. yüzümde de acı çeken bir ifade. içsel acıların, yoluma devam edemiyorum triplerinin fiziksel cevabı.. şimdi nasılmış demek istedi heralde. aldım mesajı.

15:00
ayy rezil oldum!! yoğun trafikli, yağmurlu bir caddede yürüyememek! buna rağmen tüm yardımseverliğim üstümde yine. 'şurdan dümdüz gidin, o caddeden yürüyünce zaten meydana çıkıyorsunuz. ayhh dizim!!'

15:20
saçma sapan bi trafikten sonra eve dönmek...

16:16
neler yazıyorsun? sorusunun cevabı 'blog yazıyorum' olmamalı. kendi adıma...
nerelisin? diyince 'antalyalı' diyen, henüz yeni konuşmaya çalışan ufaklığa istanbul tişörtü alıp gönderdim geçenlerde. diğerlerinin arasından hemen onu seçip giymiş saf... nihoho şimdi düşündüm de teyze olmak güzel:)

16:40
annem yokken, bugün ne giysem sorusunun yerini bugün ne pişirsem sorusu alıyor. hangisi daha zor bilemedim henüz. börekleri yumurtanın sadece beyazına batırıp kızartırsan daha çıtır çıtır oluyor. böyle şeyler söyleyince, en iyi tereyağının hangi sütten yapıldığı sorusu geliyor aklıma. ezgi hatırlıyor mu acaba o günü? sormam lazım... patlıcanları yuvarlak yuvarlak kesiyoruuzz...

18:50
yoruldum... en sevdiğim yemek, kolay gibi gelse de zahmetliymiş....

19:03
aylardır pek yemediğim çikolata krizine giriş.

düşündüm de bunun bi tahlili olsa, kadınlarda demir eksikliği kadar çikolata eksikliği de yaygın bir durum olur. istisnasız her tetkikte düşük çıkar oranı. zaman zaman eksi bilmemkaçlara düşer. işte o zaman da krize giriş başlar.. gelsin fıstıklılar, gelsin nutellalar, gelsin kilolar..
m&m çikolatalarının eski, ele yapışmayan çikolata temalı reklamının görseli var mıydı? sadece strateji olarak aklımda.

19:13
tek hayalim çay içerken tv izlemek...

20:15
hahah bu kadar olur! televizyon bozuldu!!

4 yorum:

Erato dedi ki...

Ne keyifli bir yazı olmuş bu böyle, bugün içimi rahatlatan, bana keyif veren tek şeydi. Ezgi pek hatırlayamadı ama, bi dersten kalma dipnot gibi, malesef emin değil ama merak eder.

Adsız dedi ki...

teşekkür ederim canım.
sene 2005...aşçılık okuyan arkadaşlarla bahçe kantinde oturmuş, onların ders notlarına bakıyoruz?;) bu aklımda kalan tek soruyu soruyorum falan filan...
sanırım bu yeterli?;)

Erato dedi ki...

Evet, evet şimdi hatırlıyorum:)

Yıl 2005 diyince garip oldum birden, güzel zamanlardı, özleniyor arada sırada.

Adsız dedi ki...

ben de öyle, o günleri özlüyorum..

Pages - Menu

Popular Posts

takip edenler

Blogger news

Blogroll

About

Blogger templates

Kişisel web sitesi Kişisel web sitesi