17 Aralık 2010

son zamanlarda...

Sana bilmediğin bir şey söylemiyorum. Hepsini sen de gayet iyi biliyorsun okuyucu. Ama yine de yazıyorum. Çünkü canım istiyor. Ama her şey yazıldığı kadar dramatik ve duygusal değildir bunu da biliyorsundur umarım. Bazıları daha dramatik ve duygusal bazılarıysa o kadar değildir.
Henüz 'geçen gün' gibi gelen şeyler 'geçen yıl' oluveriyor birdenbire. O aradaki zamanı boş işlerle doldurmuş olmaktan mıdır bilemiyorum. Anahtar kelimemiz oluyor pek çok durumda ve ben o vakit, boşlukları dolduran o kavramdan hiç hoşlanmıyorum. Ama ne var ki, gerçeklik payı yüksek.

Bazen, sanki garip bir enerji tarafından çevreleniyorsunuz. Günlerce sadece bir duygunun esiri oluyorsunuz.
Ki sanırım buna özlemek diyorlar. Tüm gücünüzü tüketiyor. Ama bunu bile seviyorsunuz.

Bazense durup bir yeri, bir şeyi veya birini anımsayıp, özlemek için vakit olmuyor. İçinde bir yerde hep duruyor ama o durup tamamıyle düşünmek zorlaşıyor ve böyle olunca daha iyi anlıyorum. Hmm demek ondanmış diyorun, demek böyle olabiliyormuş diyorum..
Ve hayatın karşıma çıkardığı her şeyi bir cevap olarak görüyorum bakarsam eğer. Daha iyi anlamak, kendini onun yerine koymak için verilmiş bir ders, bir fırsat... Sonucu ne olacak bilmiyorum ve daha iyi anlamak için daha ne kadar sebebim ve bahanem olacak onu da bilmiyorum.

Sırtımda ağır yükler, göğsüme baskı yapan bir ağırlık ve zihmini yoran düşüncelerle yürüyorum. Ve ben incecik, yetişkinmiş gibi yapan bir kızım. Gözlerim büyüyor korktukça. Daha ne kadar büyüyecekse:)

Hiç yorum yok:

Pages - Menu

Popular Posts

takip edenler

Blogger news

Blogroll

About

Blogger templates

Kişisel web sitesi Kişisel web sitesi