14 Haziran 2011

g minor

en iyi arkadaşlarım birer birer evlilikten söz etmeye başlayınca, sahil kenarında bırakıp gitmişler gibi hissetmeye başladım ben de kendimi. ben napıcam şimdi diye öylece kaldığımı düşlüyorum. 'gitmeyin olum, saçmalamayın ne evlenmesi!' demek istiyorum arkalarından ama kafamda dolaşan düşüncelere tuzlu yaşlarımı damlatarak yalnızlığıma cila atıyorum çaresizce.

üzerime kırmızı elbiseler geçirdiğim halde tek bir fotoğraf karemin olmaması, aslında o elbise üzerinde görünmez bir hırkanın halen var olduğuna işaret ediyor. ediyor da kimse görmüyor.

bana yaşam enerjisi ve mutluluk veren birkaç şeye aslında hiç sahip olmadığımı fark ettiğim günlerde kendime küsüyorum. hayata, dünyaya  filan küsmekle uğraşamıyorum çünkü. öyle olunca işin içine pek çok insan giriyor ve ben kalabalıktan hoşlanmıyorum.

çünkü içinde yoksun.

sen takımları giydiğinde nadiren, bambaşka biri oluyorsun aniden. ben de uçan uçuşmayan elbiseler içindeyken... takımları elbiseleri çekip karşılaşmalı mıyız yeniden?

biraz fazla iyimser bir arkadaş böyle şeylere inanıyor. ben imkansız demekte ısrar etsem de o bir gün her şeyin değişeceğine inanıyor. fakat o geleceği tarot kartlarında, bense rüyalarımda görüyorum. yani ikimize de güven yok. şarlatanın tekiyiz. sürrealist şarlatanlar.

----
bazı şeylerin gerçek değil de sadece kurguya yakışsın diye kurulan hayaller olabileceğini biliyorsun değil mi? takımlar giyen adamlar, tarot kartları filan...

4 yorum:

Adsız dedi ki...

sadece evlilik müessesesini üzerime alındım :)

fep

Adsız dedi ki...

iyi yaptın:) ve aslı şöyle başlıyordu zaten ''fep bile evleniyor blog''

Adsız dedi ki...

zuahahah :D daha teslim olmadım ;)

fep

Adsız dedi ki...

hahah kaçabilirsin ama saklanamazsın dostum:)

Pages - Menu

Popular Posts

takip edenler

Blogger news

Blogroll

About

Blogger templates

Kişisel web sitesi Kişisel web sitesi